24.12.08

Süslü İntihar

İntihar diye fısıldıyor tüm rüzgarlar
İntihar diye uçuşuyor tüm yapraklar
Hüzün basıyor birden gizli bahçemden içeri
Eflatun bir renk kamaştırıyor gözlerimi
Eflatun bir ölüm geliyor
Küçük bir gülücüğün ardı sıra
Yalnızlıklar ardı ardına geliyorlar üzerime
Çok kalabalık bu yalnızlıklar
Bazen alaturka bir sevinç bu intihar
Bazen ise ağzımda kekremsi bir tat
Yaşadıklarıma inat
Ölüme inat
Korkuyorum diyemeyişime inat
Sana inat
Bekleme beni süslü intihar
Yaşamaya devam.

Not:Korkuyorum.

16.12.08

Ne güzelde demiş - 2

Kadınlar sevmedikleri adama hiç acımazlar.

Alexandre Dumas

Hay ağzını öpeyim Alexandre.

19.11.08

- 3 -

Köleden efendiye

Ona olan aşkım inanılmaz boyutlara ulaştı. Öyle ki artık yüreğime sığmıyor, satırlara dökülüyor. Gün geçtikçe taşıyor da taşıyor. İlk başta yüce bir dağın tepesinden düşen küçük bir kar tanesiydi. Günler geçti aylar geçti ve yıllar geçti, şimdi aşkım büyüdü bir çığ oldu. İlk başta küçük bir kıvılcım idi belki. Günler geçti aylar geçti ve yıllar geçti, şimdi kocaman bir yangın oldu. Önüne geçemediğim. O gül cemalini gördükçe biraz daha artan yangın, biraz daha büyüyen çığ beni alıp götürene, yok edene kadar seni seviyor olacağım.

Sen ki ay yüzüne bakmaya doyamadığımsın.

- 2 -

Hiç olandan hep olana

Elime kalemi aldığım zaman hiçbir kelimeyi beğenmediğim, sana yakıştıramadığım anlar oluyor. Şimdi olduğu gibi. İçimdeki aşk oldukça büyüdü ama satıra dökemiyor, cümleler kurup bir şeyler yazamıyorum.

Sen ki gönlümü taşıran ama kalemimi donduransın.

- 1 -

Mahkumdan cellata

Acı çekmek insanı olgunlaştırıyor. Hayatta acılarla ne kadar erken karşı karşıya gelirsen o kadar çabuk olgunlaşıyorsun. Bunlardan en etkilisi ise acıların en büyüğü olan aşk acısıdır tabi.. Hiçbir şeye gülememek,pek çok şeye tepkisiz kalmak, kendini insanlardan soyutlamak ilk belirtileridir. Aşka sahip çıkmak kolay değildir. Onu ortalığa savuramazsın, başıboş bırakamazsın. Ona onu anlatamazsın.
Yüreğimdeki aşk sıkıştığı kafesinde idamını bekleyen bir mahkum gibi bekliyor... Bu mahkumun ölümsüz olduğunu hiç kimsecikler bilmiyor. Ne yapsalar ne etseler onun için ne söyleseler onu öldüremeyecekler.

Sen ki aşkını ölümsüzleştirdiğimsin.

22.10.08

Konuşan Vapur

Birkaç dakika önce hareket ettik.. 18:15 vapuru ile Beşiktaştan Kadıköye doğru bir yolculuğa çıktım.. Çok değişik duygular içerisine düştüm ve hemen çantamdan kağıdı ve kalemi çıkardım.. Hava serin ve hafiften bir rüzgar esiyor.. İskeledeki kalabalığın arasından seri adımlarla geçip vapura bindiysem de balkon kısmında kendime yer bulamadım bende orda yere oturmayı tercih ettim.. Yan tarafımda oturacak yer bulanlardan iki güzel bayan var benden birkaç yaş büyükler yada öyle gösteriyorlar(benim ufak gösterdiğimi bi kenara koyalım). Diğer tarafımda ise işten eve dönen birkaç memur.. Karşı taraftaki Beylerbeyi Sarayını izliyordum az öncesine kadar ama şimdi uzaklaştık iyice.. Karşı taraftaki evler binalar görünüyor şimdi.. Sağımdaki solumdakiler bana bakıyorlar fark edebiliyorum. ‘’Ne yazıyor bu çocuk yerde oturmuş öyle’’ dediklerini duyar gibiyim.. Deniz maviliğini kaybetmiş..Havada kararmaya başladı siyah gibi görünüyor siyaha daha yakın bir renk şuan görünen.. Kız kulesini geçiyoruz şimdi.. Karşı kıyıya daha yakın orası.. Ezan okunuyor ve kız kulesinin sol çaprazında görünen camiden geliyor kulağıma ses.. Öksürüyorum. Kadir gecesinden kalma bir öksürük hala devam ediyor bende.. O cami artık kız kulesinin sağ çaprazından görünüyor.. Ben ilk defa vapura yalnız bindim. Hayatımda ilk defa yalnız başıma bindim bu vapura.. Çok hoşuma gitti gerçekten.. Şu an beni yalnızlığımdan vazgeçirebilecek tek kişi var. Başka kim olursa olsun şu halimden vazgeçmem.. Ahh yalnızlığım.. Konteynır dolu her taraf.. Gemilerden boşaltılmış konteynırlar.. Kimsecikler yok ama gemilerin içinde, gemiler ışıklarını yakıp çekilmişler yerlerine.. Şu an o gemilerde sessizlik hakim bu besbelli.. Televizyonda görüp canlı görme hayallerine düştüğüm Prag ve Lizbondaki devasa kiliselere benzeyen bir yapı var bu konteynırların arka tarafında.. Orasının neresi olduğunu hala bilmiyorum. Haydarpaşaya yaklaştık Kadıköyde az ötede.. Bu kadar güzel duygular uyandıracagını.. Birkaç dakika olsun bu kadar huzur bulacağımı bilseydim çok daha önce binerdim bu vapura tek başıma. Buraya beni getiren şey ise sadece bir maç bileti..Buraya yani Kadıköye kadar bir maç bileti almak için İktisat dersini bırakıp geldim.. Güzel oldu.. Hanımefendiler ayaklandılar.. Vapur yanaşıyor.. E artık bende ayağa kalksam iyi olacak.

20.10.08

Hikaye-1

Bir genç mahallesinden bir kızı sevmişti.Sonra yolları ayrıldı ve genç gurbete gitmek zorunda kaldı. Aradan uzun yıllar geçti,içindeki aşktan zerre miktar eksilme olmadı. Geri dönebildiğinde sevgilisi ona sitem etmiş ve şöyle demişti:

-A gönlüme hükmeden!.. Bunca yıl geçti,yolunu gözledim. Ne bir haber , ne bir mektup?!.. Meğer ne kadar vefasızmışsın?!..

Hakiki aşık başını yere eğdi,gözlerinden yaşlar boşandığı sırada cevap verdi:

-Ey sevgili! Yüzünü görmek benim için uğruna ölünecek bir hasret iken , o şerefi postacıyamı bağışlasaydım?!..

Aşkname'den

23.9.08

Karacoğlan der ki..

Karacoğlan der ki halimiz nice
O yarin sevdası gönlümden yüce
Saraydım yari bari bir gece
İsterlerse kefenime sarsınlar...

Karacoğlan

Hadi beni siktir et.. Bak Karacoğlan diyo.

20.9.08

Ne güzel de demiş

İnsan gerçekten bir kadını severse, onun gözünde dünyadaki bütün öteki kadınlar kesin olarak manasını kaybeder.

Oscar Wilde

Aynen öyle oldu.

8.9.08

2 Cümle 1 Beyit

Bende Mecnundan füzun aşıklık isti'dadı var
Aşık-ı sadık benim Mecnunun ancak adı var.
Fuzuli

3.6.08

Asi

Hayatın ucuz provalarında rolünü beğenmeyen o asi kızdın sen, baktığın zaman insanlar neler yapabileceğini anlardı.Hırsını gözlerinin içinde saklardın, dikkatli bakmayan göremezdi onu, siyah saçlarında o güzel gözlerini süslerdi.Ağladığın zaman gözlerinden düşen yaşlar elmacıklarını ıslatırdı.Yanakların al al olurdu. Senin ağladığını ilk gördüğümde şaşırmıştım, bu kadar güçlü bir kızı ne ağlatabilir diye düşündüm ama hayat bu kimlere önünde diz çöktürtmedi ki. Hala aşık olunası güzelliğini koruyorsun. Denizi izlemek seni yorardı. Hala öyle mi ? Yanında ben olduğum için mi yoruluyordun yoksa o zamanlar. Pek sevmezdin insanları, sıkılırdın sıkılganlık yüzüne yakışırdı hemde çok yakışırdı. Kırılganda olurdun bazen, o zamanlar seni anlayamıyordum.Şimdide anladığımı söyleyemem ya..Kıskançlıkta seninle birlikte girdi hayatıma, meğer senden önce kıskanıcak hiç bir şeyim yokmuş. Seni de neye dayanarak kıskandım ki ? Özledim yine seni çok özledim..

30.5.08

Karavan

Hani karavan hayal ederdik..
Sessiz bir koyda başbaşa kalacaktık..
Ay ışıgı denize vuracaktı..
Yüzümüzü yalayan bi meltem esicekti denizden..
Elimi omzuna atıcaktım ve denizi izleyecektik..
Sen başını omzuma koyacaktın..
Bende seni ne çok sevdiğimi düşünecektim..
Kara gözlerin ile denize bakarken sen
Ben saçlarını koklayacaktım..
Sonra havadan sudan bahsedicektik
Sonra yine kavga edicektik.
Kavgacık bizimkisi ya olsun..
O koydaki kayalardan başkası kavgacığımızı bilmeyecekti
Yere uzanıp aya bakıcaktık
Biraz üşürdük herhalde başta..
El ele tutuşup ayı izleyecektik..
Öyle hayal etmemiş miydik ?
Sen yoksun şimdi
O koyu ben sensiz bulamam ki..
Sen olmazsan esen o meltem benim yüzümü kırbaçlar.
Kimle ayı izleyeceğim ben şimdi ?
Karavanıda unuttum gitti şimdiden..
Neden yoksun ki ?

13.4.08

By PesimisT !

Sıkılganlık senin yüzünden baska bir yüze bu kadar yakısmaz ki !


Paramparca olmus bi otomobilin camından dünyaya haykır. Yap ki günahların yagmur olup yagsın yap ki mevsimler sana seni hatırlatsın.


Dilindeki kesigin cok gecmeden farkına var.


Kırılan cam parcalarının üzerinde kayma hayalinden artık vazgec.


Kalbini deliliğe çevir.


Bence ile baslayan cümleler kurma artık.


Kapını kimseye açma defalarca zile bassalarda düşünme bile.. Senin şuan kendinden başka kimseye ihtiyacın yok.


Yemegini tabagında bırakma hayatı tabagında bıraktıgın gibi..Umarsızca yasamaya devam et cünkü bu senin en güzel halin.


Bana soru sorup durma seni izliyorum sana bakıyorum. Söz veriyorum hepsine cevap vereceğim ama şimdi sorma çünkü seni izliyorum.


Musonların getirdiği yağışla insanlara bak, yagmur tanelerinden kaçmaya çalıştıklarını seyret, her bir damlanın yüzlerine vuruslarında neler hissettiklerini anlamaya çalış, senin için bu hiç de zor olmaz bence.


Ojeli tırnaklarınla dokundugunda yanaklarıma sıkılgan bakan gözlerini kacırırdım birden hele birde bogazı seyrediyorsak ve en kuytudaki bankta oturuyorsak o zaman görmen lazım kendini, o hüzülü bakan yüzünü sıkılgan gözlerini, ojeli tırnaklarını..


Saçındaki rüzgarı sakın bırakma, onunla sonsuzlugun tadına bak, onunla dans et.


Saçmalıklarınada sahip çık, çünkü onlar senin, o sana ait olan pek az şeyden biri , Onlar senin ve onlar sensin. Onlarıda hayatın ucurumuna bırakma.



PesimisT